Bir Kar Tanesi Ol

11. Bölüm

“Benden ikinci bir şans isteyen biri için ben de hayattan ikinci bir şans istemeye karar verdim”

Doktor kıza  gülümser ve doğrulayarak  başını sallar ” Zaten hayatımıza anlam katan onlar değil midir?” der. Song-i’nin suratı aniden değişir “Bir anda buraya geldim ama aslında hala çok korkuyorum.” der. Doktor “Önemli olan ilk adımı atmaktı ve sen bunu başardın. Şimdi  kararından vazgeçmeden hemen ameliyat için testlere başlayalım.” diyince Song-i direk “Yine mi testler?” diye elini alnına götürür. Doktor “Bu sefer çok kısa sürecek sonuçları bahsettiğim doktora göndericeğim ve onun fikrini de aldıktan sonra yarın senle oturup ameliyat sürecinde yaşayacakların hakkında konuşacağız.” der. Song-i kafa sallayarak yavaş yavaş ayağa kalkar ve doktora selam verir tam çıkmak üzereyken Doktor “Ha unutmadan, para meselesini ayarladın mı? Avusturya’dan gelecek doktor belirlediğimiz miktardan fazla isteyebilir ama ben onunla konuşup ayarlarım. Sen merak etme.” der. Song-i kafasını sallayarak dışarı çıkar. “Daha o parayı tamamlayamamışken daha fazla mı? Off acaba şimdiden vaz mı geçsem?” diye düşünerek hemşireyi takip eder.

Hastaneden sonra markete uğrayıp alışveriş yapar. Eve döndüğünde diğerlerini gelmesine çok az kalmıştır bu yüzden hemen yemek hazırlıklarına girişir. Bu akşam verdiği kararın şerefine bir kutlama yapmak ister. Yemekler bittikten sonra odasına geçip banka cüzdanını alır ve hesap yapmaya başlar. Aslında bu parayı o gittikten sonra ailesi kullansın diye biriktirmiştir ama şimdi hesaplayınca ameliyat parasının yarısı eder. “Hıım kalan yarısını nereden bulabilirim?” diye düşünürken kapı sesi duyulur. Hemen hesap defterini yatağın içine sıkıştırarak aşağı iner. Tae Yang içeri girip çoktan mutfağa dalmıştır bile, masanın önünde durmuş inceleyerek “Hayrola kutlamamı var.” der. Song-i gülerek “Hıım kutlama sayabiliriz.” der. Tea Yang kıza şüpheli bakarak “Planı mı öğrendin yoksa?” der. Song-i anlamaz gözlerle bakar “Plan mı, nolmuş plana?” diye sorunca Tae Yang pot kırdığını anlayıp “Bir şey yok canım, ne planı nereden çıkardın onu?” diye merdivenlere doğru yürür. Song-i peşinden giderek “Ne demek nereden çıkardın, sen söyledin ya şimdi.”  Tae Yang ona dönüp ellerini bilmiyorum anlamında açarak hızla yukarı çıkar. Song-i olduğu yerde somurtup “Meraktan çatlarım ama” der. Tam o anda içeri giren Leun “Burada meraktan çatlayacak biri varsa oda ben olmalıyım. Neler oluyor.” der. Song-i hemen çocuğun yanına giderek “Tae Yang planla ilgili bir şeyler dedi sen kesin biliyorsundur.” diyerek elini omzuna atar. Leun kızın elinden kurtularak “Şey benim yukarı çıkmam lazım.” der ve hızlıca merdivenlere yönelir. Song-i yine umduğunu bulamayınca “Bir şeyler çeviriryorsunuz ama yakında öğreniriz.”  der ve mutfağa yönelir.

 

 

Tae Yang ve Leun gelince hep birlikte yemeğe başlarlar. Tae Yang “Madem kutlama yapıyoruz şarapsız olmaz.” der ve uzun zamandır sakladığı şaraplardan birini getirir. Leun “Ne için kutlama yapıyoruz?” diye sorunca Song-i “İşte gayet mutluyuz falan diye, olamaz mı?” Leun “Böyle güzel yemekler olacaksa her gün kutlama yapabiliriz.” diyip yemeğe başlar. Tae Yang “Sabret biraz şunu açayım.” diyip sonunda açabildiği şarabı kadehlere doldurur. Yemeklerini her zaman ki gibi konuşmaktan geç saate kadar bitiremezler. Tae Yang saate bakarak “Ah neredeyse üç saatir sofradayız, haydi kalkın artık. Daha bir sürü işim var.” diyerek masadan kalkıp merdivenlere yönelmişken geriye dönüp “Song-i bu gece için teşekkürler.” der. Song-i gülümseyerek “Rica ederim. Benim için zevkti.” der. Leun hemen lafa atlayarak “Öyleyse her gün isteriz bu ziyafet sofrasını.” diyince Tae Yang “Öyleyse her gün yardım edersin.” der. Leun  “Her gün kutlama mı olurmuş canım.” diyerek yavaş yavaş kalkar.  Song-i “Sanırım bunu her gün yapabilirim.” diyince ikiside dönüp bakar. Tae Yang “Bugün fazla mı iyisin bana mı öyle geldi?” der. Song-i “Aman size de hiç yaranılmıyor.” diyip tabakları toplamaya başlar.  Diğerleri yukarı çıkınca sandalyesine oturup “Bu hergün kaç gün olacak acaba…” diye düşünmeye başlar. Aslında bugün onlara ameliyattan bahsetmeyi planlamıştır ama ikisini de bu kadar neşeli görmüşken bahsedip ortamın neşesini kaçırmak istememiştir. “Neyse yarın ki görüşmeden sonra söylerim.” diyerek kalkar ve masayı toplamaya devam eder.

Doktor bir yandan elinde ki sonuçlara göz gezdirirken bir yandan Song-i ile konuşmaktadır. “Seninle ameliyatın tehlikelerini daha önce konuşmuştuk. O tehlikeler şimdide geçerli, malesef ilaçlarla tümörü küçültmeyi başaramadık. kullandığın ilaçlar  sadece onun büyümemesini sağladı. Bu da iyi bir şey.” diyerek tekrar masada ki kağıtlara gömülür.  Song-i korkarak “Felç olma ihtimali hala var mı?” diye sorar. Doktor başını sallayarak “Malesef  böyle bir ihtimal var. Ayrıca tümörün bulunduğu yer itibariyle konuşmama gibi bir durumda ortaya çıkabilir. Ama bunlar hayatta kalırsan olabilecek şeyler, önceliğimiz seni hayatta tutmak.” dedikten sonra kızın yüzüne bakınca  “Sakın umutsuzluğa düşme, ameliyatı yapacak olan doktor daha önce seninkine benzer bir kaç ameliyata girmiş ve tüm hastaları iyileşmiş.” diyerek onu cesaretlendirmeye çalışır. Song-i “Biraz daha konuşursak vazgeçeceğim. En iyisi daha fazla ameliyattan bahsetmeyelim. Siz bana günü ve saati söyleyin.” diyerek zorla da olsa gülümser. Doktor onun vazgeçebileceğ ihtimalini göz önünde bulundurarak “Öyleyse Avusturya’dan doktor gelir gelmez yapalım. Yani  üç gün sonra.Ama bir gün önceden hastanede olman gerekiyor. İstersen bugün bile yatış işlemlerine başlayabiliriz.” der. Song-i telaşlanarak  “Bugün mü? Eğer sakıncası yoksa ameliyattan bir gün önce yatmayı tercih ederim. Yapmam gereken bazı işler varda.” der. Doktor “Pekala öyle olsun, o zaman ilaçları kullanmaya devam et. Ama ağrıların şiddetlenebilir.  Eğer baş edemeyeceğin şekilde olursa hemen buraya geleceğine söz ver.” der. Kız sessizce başını tamam anlamaında sallar ve teşekkür ederek çıkar.

Yol boyunca parayı Tae Yang’dan istemenin planlarını yapar. Hala söyleyip söylememekte kararsızdır ama sonunda elbette öğreneceklerdir. Bu yüzden ondan duymaları daha iyi diye düşünür. Ama en başından beri karar verdiği gibi ailesine söylemeyecektir. Sonra aklına Kim Sun gelir. “Bir gün önceden yatacaksam şimdilik 2 günüm var bu iki gün içinde onu mutlaka görmem lazım.” diye düşünür. Önce alesine uğrayıp onlarla vakit geçirdikten sonra eve döner. Geldiğinde Leun evdedir. “Bugün erkencisin.” diyerek oturur. Leun “Evet, bir kaç gün böyle part-time çalışacağım. Sen nerelerdesin?” diye sorar. Song-i koltuğa uzanarak “Ah çok yoruldum. Annemlerdeydim.” der. Leo gelip kızın suratını yalayınca Song-i “Ah, biri uzanınca gel beni yala mesajı mı veriyor nedir. Hemen koşup geliyorsun.” diyerek köpeğin dilinden kurtulmaya çalışır. Leun “Leo! mama ister misin?” diye sorunca Leo gidip mama kabını getirir. Leun ona mama verip tekrar salona döndüğünde kızın uyuya kaldığını görür. “Hah annen eve gelince seni çalıştırıyor mu yoksa? Ne bu yorgunluk.” diyerek kızın üzerini örtmek için bir şeyler bulmaya gider.

Tae Yang kapıdan bir hışımla girerek “Song-i nerdesin?” diye bağırır. Kız gözlerini açmaya çalışırken, sesi duyan Leun merdivenlerden koşarak iner. “Neden bağırıyorsun?” diye sorsada Tae Yang onu dinlemeden salona geçer. Bu sırada Song-i ayağa kalkmaya çalışsa da dengesini sağlayamıyordur. Sonra eliyle koltuğun kenarına tutunara kalkar. “Burdayım bir şey mi oldu?” diye anlamaz gözlerle Tae Yang’a bakar. “Hah bir şey mi oldu diyor bir de. Hiç bir şey olmadı canım sadece karım  babamla arkamdan anlaşmalar imzalıyor.” diyince Song-i onun babasıyla konuştuğunu anlar. “Demek öğrendin.” diyerek yere bakar. Tae Yang’ın yüzüne bakmaya cesareti yoktur. Onun ne kadar kızdığını biliyordur. Leun “Ne olduğunu biri bana da söyleyecek mi?” diye sinirlenir. Tae Yang “Hemen anlatayım. Biz burda bu saçma evcilik oyununu oynarken babamın her şeyden haberi varmış.” der. Leun korkarak “Nasıl yani?” diye sorar. Tae Yang, Song-i’nin daha önce hiç görmediği kadar sinirlenmiştir. Sesini yükselterek konuşmaya devam eder.” Yani bu evliliğin sahte olduğundan, ilişkimizden, her şeyden başından beri haberi var. Ve Song-i ile bir anlaşma bile yapmış.” der. Leun Song-i’ye dönerek “Ne anlaşması?” der. Leun da hiç olmadığı kadar ciddi görünüyordur. Kız daha ağzını açmadan Tae Yang “Boşandığımız da hiç bir şey istemeyeceğine dair bir anlaşma.Ama asıl önemli olan babamın Leun ve benden haberi olması ve senin bize bunu söylememen.” diyerek Song-i’ye döner. Leun ne söyleyeceğini bilmeden en yakınında ki koltuğa oturur. Song-i zorla konuşarak “Be- ben sadece sizin keyfinizi kaçırmak istemedim. Böyle iyi gidiyordu.” diyince Tae Yang yüksek sesle güler ve “İyi gidiyordu öyle mi? Demek sen eğleniyordun. Sanırım diken üstünde olan sadece bendim. Ya öğrenilirse, ya büyükbabam duyarsa, ya yakalanırsak diye düşünen sadece bendim.” diyip parmağını Song-i’ye uzatarak “Eğlenen sadece sendin ve kendi huzurun kaçmasın diye bize söylemedin.” der. Song-i her zaman söylemekle söylememek arasında gidip gelmiş hangisinin iyi olacağına karar verememiştir. En sonunda onların mutlu hallerini görünce şuan için durumun iyi olduğunu düşünüp söylememeye karar vermiştir. Şimdi düşününce  Tae Yang haklıdır. Aslında bencillik yaparak kendi huzuru için söylememiştir. Tae Yang ve Leun’un yanında gerçekten mutludur ve bunu kaybetmek istememiştir. Eğer öğrenirse bu evliliğe daha fazla devam etmeyeceğini düşünmüştür. Kalan son günlerini rahat geçirmek için söylememeyi tercih etmiştir. Song-i bunları düşünürken Tae Yang onun konuşmamasına sinirlenip “Bir şey söylemeyecek misin? Yani bunu kabul ediyor musun?” der. Song-i kafasını kaldırıp Tae Yang’a bakarak “Özür dilerim. Haklısın.” der. Tae Yang sinirden evin ortasında dönüp duruyordur. Sonra aniden kıza dönüp “Bu saçma sapan evliliğe bir son vereceğiz. Yarın seni burada görmek istemiyorum. Boşanma işlemlerini sonra hallederiz.” der. Song-i ve Leun şaşkınlıkla ona bakar. Leun “Tae Yang biraz ileri gitmiyor musun? Tamam bir hata yaptı ama…” diye sözünü bitirmeden Tae Yang “Bir hata mı? Bu basit bir hata değil. Hem babamla bunu da konuştuk. Diğerlerine hiç bir şey söylemeyecek. Ama hemen boşanmamı istiyor.” diyip yukarı çıkar. Song-i başını ellerinin arasına alır ve eğilir yanaklarından süzülen göz yaşları yere düşer. Şimdi başı o kadar çok ağrıyordur ki ne yapacağını bilemez. Leun kıza bakar ama şu anda ne diyeceğini bilmiyordur o yüzden ilk önce Tae Yang’ı yatıştırmanın daha iyi olduğunu düşünüp yukarı çıkar.

Leo Song-i’nin yanına gelerek onu yalamaya başlar. Song-i başını kaldırıp “Bir tek sen bana kızgın değilsin değil mi? Ama eminim sende anlasaydın sende kızardın.” diyerek köpeğin başını okşar. Sonra ayağa kalkar ama dengesini kaybedip tekrar koltuğa düşer. “Ah şimdi bi de bu çıktı. Dengemi sağlayamıyorum.  Sanırım hastaneye yatmak en iyisi.” diye içinden geçirerek koltuğa tutunur ve ayağa kalkar. Yavaş yavaş merdivenleri çıktıktan sonra odasına ulaşır ve kendini direk yatağa atar. Gözlerini açtığında pencereden sızan güneşle çoktan sabah olduğunu anlar. Akşam yattığından beri hiç kıpırdamamıştır, yatak bozulmamıştır bile. “Acaba bayıldım mı?” diye düşünerek kalkmaya çalışır. Son bir kaç gündür sabah çok kötü bir baş ağrısı ile uyanıyordur ve bugün de öyle olmuştur üstelik mide bulantısı ile birlikte. Hızla kalkarak lavobaya zor yetişir. Duş aldıktan sonra odaya gelir ve “Evet Song-i gitme vakti geldi.” diyerek bavulünü dolabın üstünden almaya çalışır. Kıyafetlerini yerleştiriken bir yandan bu evde ki güzel anılarını düşünür ve göz yaşlarına engel olamaz.

 

Eşyalarını toplarken mektuplarını bulur. Bunları öldükten sonra okuması için ailesine ve Kim Sun’a yazmıştır. Onlardan bunca yıl sakladıkladığı için onu affetmeyeceklerini bildiği için onlarla bu şekilde vedalaşmak istemiştir. Bunları ameliyat sonrası ona bir şey olursa sahiplerine ulaştırmaları için Tae Yang ve Leun’a vermeyi planlamıştır ama şimdi onlara da söyleyemeyeceğine göre doktora vermek en iyisi diye düşünür. Aklına bir şey gelir ve kalkarak kağıt kalem alarak alarak yazmaya başlar. Bitince kağıdı katlayıp bir zarfa koyar ve zarfın üzerine Tae Yang ve Leun’a diye yazar. Mektuplarını bir pakete koymaya çalışırken odaya Leun girer. “Ne o ek iş olarak postacılığa mı başladın?” diye şaka yaparak girsede yerde duran bavulu görünce “Saçmalama, nereye gidiyorsun?” diye sorar. Song-i “Duydun sende, beni görmek istemediğini söyledi.” der. Bir yandan da mektuplarını yastığın altına sıkıştırır. Leun “Hadi ama yapma Tae Yang’ı sen de tanıyorsun. Böyle birden sinirlenir ama zaman geçince her şeyi unutur.” der. Song-i hayır anlamında kafasını sallayarak “Bu sefer farklı. Hem babası ile konuşmuşlar.” der. “Tamam boşanacağını söylemiş ama bu senin hemen gitmeni gerektirmiyor değil mi? Dava sonuçlanana kadar kalabilirsin. Hem bu ani alınmış bir karar belki değişir. Hala anlamış değilim sadece babası öğrendiyse neden boşanıyorsunuz. Ne bilim hala diğer aile üyeleri bilmiyor.” der. Song-i “Sanırım babası benim mirasta hak iddia edeceğimi falan düşünüyor. Her neyse şimdi toparlanmam lazım.” diyerek katladığı elbiseleri alır. Leun onları bıraktırarak “Lütfen bu kadar acele etme bir gece daha bekle. Bak görüceksin bugün Tae Yang’da kalmanı isteyecek.” der. Song-i çocuğa sarılarak “Gerçekten özür dilerim, ben bu kadar büyük bir olay olacağını bilmiyordum.” der. Çocuk kızın sırtını sıvazlayarak “Endişelenme artık, bir şekilde ortalık durulacak.” der. Song-i Leun’un yüzüne bakarak “Sen neden bana kızgın değilsin?” diye sorar. Leun biraz düşünerek “Aslında her zaman herkesin öğrenmesini istemişimdir. Yani ben eşcinsel olduğumu kimseden saklamıyordum. Ta ki Tae Yang’la tanışana kadar. O bu konuda biraz daha kapalı kimsenin öğrenmesini istemedi ben de kabul ettim. Ama böyle yaşamak zor, kendini saklamak zor. O yüzden babası öğrenince sanırım beni pek etkilemedi.” diyerek kıza gülümser ve devam eder “Senin tuzun kuru tabi, burada Tae Yang’ın ailesi söz konusu diye düşünüyorsun değil mi?”  diye kıza sorar. Song-i kafa sallayarak “Hayır, seni anlıyorum.” der. Leun “Öyleyse karnımızı doyuralım. Şahsen ben çok açım. Eğer biraz daha aç kalmaya devam edersen sana kızabilirim.” diyerek kızın kolundan çeker. Song-i gülerek ayağa kalkar, Leun “Hah şöyle, gül biraz. Somurtunca çok çirkin oluyorsun benden söylemesi.” diyip odadan çıkar. Song-i mutfakta yiyecek bir şeyler hazırlarken, dün öğlenden beri hiç bir şey yemediğini fark eder.

Leun masaya gelip hemen yemeğe başlar. “Hımm, bence Tae Yang acıktığı anda bu yemekler aklına gelecek ve seni affedecektir.” der. Song-i gülerek “Sanmam ama kızgın olan sen olsaydın yemekler kesin işe yarardı.” der. Leun “Ah aklıma süper bir fikir geldi. Siz boşanınca seni aşcı olarak eve alabiliriz. Evet evet süper bir fikir.” diyerek yemeğe devam eder. Song-i ona izleyip gülümser tam yemeğinden yiyecekken kapı sesi duyulur. Gelen Tae Yang’dır. Leun “Zamanlaman süper, hadi yemeğe gel.” der. Song-i huzursuzca Tae Yang’ın vereceği tepkiyi merak ediyordur. Tae Yang mutfağa girdiğinde Song-i ve Leun’u masa başında görünce ilk söylediği söz “Ben sana seni burada görmek istemediğimi söylemedim mi?” olur. Song-i’nin gözleri sulanıp sesi çatallaşmaya başlar ağzından yavaşca “Birazdan gidiceğim.” sözleri dökülür. Leun “Tae Yang yeter artık bu biraz fazla olmuyor mu? Kendine gel.” diye sesini yükseltir. Tae Yang şaşkın gözlerle Leun’a bakarak “Bakıyorum senin hiç umrunda değil bu olanlar.” der. Leun “Umrumda ama  böyle aşırı tepkiler vermiyorum.” der. Tae Yang gülerek “Aşırı tepki veriyorum öyle mi? O zaman aşırı tepkilerime devam edeyim. Song-i’yi bu kadar çok istiyorsan sen de onunla birlikte git.” der. Leun tam bir şey söyleyecekken Song-i ayağa kalkar “Lütfen yapmayın. Benim yüzümden kavga etmeyin.” der. Bunları söylerken yerin ayağının altından kaydığını hissediyordur. Şimdi her şey bulanık görünmeye başlamıştır. Yukarı çıkıp eşyalarını toplamak istiyordur ama yürüyecek hali yoktur. Düşmemek için masaya tutunur o sırada tabağına çarpar ve yemekleri aşağıya döker. Leun kıza bakarak “İyi misin?” diye sorar, Song-i kısık bir sesle “Özür dilerim.” der ve o anda yere yığılır. Tae Yang ve Leun aynı anda telaşla kızın yanına gelirler. Leun “Song-i, song-i beni duyuyor musun?” diye sorsa da karşılığını alamaz. Tae Yang kızı kucaklayıp salona koltuğa götürür. Leun “Sanırım bu saate kadar hiç bir şey yememiş ondan olabilir mi?” diye sorar. Tae Yang’ı ise çok endişeli görünmektedir. Ne yapacağını bilmeden bir o yana bir bu yana döner durur. Sonra kızı tekrar kucaklayarak Leun’a “Arabanın anahtarlarını al hastaneye gidiyoruz.” diyerek hızla kapıya yönelir.

Song-i’nin her zaman gittiğini hastaneye gelmişlerdir. Acil servise giderler. Doktorlar Song-i’ye bakarken onlar da kayıt işlemlerini yaparlar. Kayıt sırasında Song-i’nin doktoruna da haber verilir. Tae Yang ve Leun kapıda baklerken doktor hızla yanlarından geçer ve içeri girer. “Song-i benim hastam. Ne olmuş?” diye içeride ki doktora sorar. Doktor “Birden bayılmış. Ben de durumu anlamak için bazı testler istedim. Ama sizin hastanızsa sizin bakmanız daha iyi.” diyerek çekilir. Doktor kısa bir muaneden sonra “Kahretsin, ameliyattan önce en çok korktuğum şey oldu. Bilincini kaybetmiş olabilir, çabuk yoğun bakım odasına alın.” derken bunları açık kapıdan duyan Tae Yang  içeri girerek “Ameliyat mı?” der. Doktor adamın yüzüne bakarak “Sen kimsin?” diye sorar. Tae Yang “Song-i’nin eşiyim. Onun nesi var?” diye sorar. Doktor telaşla “Şimdi zaman kaybetmeden yapmamız gerekenler var. Sizinle sonra konuşacağım.” diyerek ayrılır.  Tae Yang ve Leun anlamaz gözlerle birbirlerine bakarlar ve beklemeye devam ederler. Leun sessizliği bozarak “O doktor benim hastam dedi yaa, yani daha önce de mi gelmiş?” diye sorar. Tae Yang “Bilmiyorum ve biraz daha hiç bir şey bilmeden beklersek delireceğim.” der. Ta bu sırada bir hemşire gelir “Efendim. Song-i Hanım’ın eşi siz misiniz?”” diye sorar. Tae Yang evet anlamında başını sallayınca “Doktoru sizinle görüşmek istiyor beni takip edin.” der ve onları doktorun odasına götürür.

İçeri girdiklerinde Doktor  telefon görüşmesi yapıyordur. Telefonu kapatıp “Buyrun oturun.” diye Tae Yang’a masanın önünde ki koltukları gösterir.Doktor Leun2a bakarak “Siz nesi oluyorsunuz?” diye sorar. Leun “Çok yakın bir arkadaşıyım, ben de kalabilir miyim?” diye sorar. Doktor “Tabi buyrun.” der ve sandalyesine oturup derin bir nefes alır. “Sanırım sizin olanlardan haberiniz yok. Tam da Song-i’den beklenildiği gibi bu zamana kadar kimseye söylememiş.” diyerek konuya başlar. Merakını daha fazla dizginleyemeyen Tae Yang “Neyi söylememiş?” diye sorar. Doktor sözlerine devam ederek “Song-i buraya ilk, iki buçuk yıl önce geldi ve beyin tümörü tehşisi konudu.” diye söze başlayınca Tae Yang ve Leun birlikte “Ne?” diye şaşırırlar. Doktor “Tümörün bulunduğu yer itibariyle ameliyatla alınması çok riskliydi. Masada kalma ihtimali çok yüksekti. Ama tümör alınmazsa da yaşama şansı çok azdı ama yinede bir kaç yıl yaşayabilirdi. Song-i ameliyat olmayı istemedi ve 2.5 yıl boyunca yaşadı. Tabi bu sağlıklı bir yaşam değildi. Sürekli ilaç kullanmalı ve büyük bir ağrıyla başa çıkmalıydı. Ama artık bu yaşamında sonuna gelmişti. Son günlerde ağrıları iyice arttı ve ona bir ay önce ameliyat olmazsa daha fazla yaşamayacağını söyledim. Yine ameliyatı kabul etmedi. Fakat bir kaç gün önce aniden gelip fikrini değiştirdiğini söyledi. Bu kadar yıldan sonra artık sona yaklaşmışken böyle bir karar verdiğine çok sevindim. Normalde iki gün sonra ameliyat olmasına karar vermiştik. Ama bu gece bilincini kaybetmesi her şeyi daha da zorlaştırdı. Biraz önce ameliyatı yapacak doktorla konuştum. Avusturya2dan iki gün sonra gelecekti ama böyle bir durum çıkınca ilk uçakla buraya gelmesi için ricada bulundum. Yarın ameliyatı yapıyoruz. şimdi sizin bazı belgeleri imzalamanız gerekiyor. Diyerek Tae Yang2ın önüne bir dosya koyar. Tae Yang ve Leun şaşkınlıktan ve üzüntüden adete dillerini yutmuş gibi susarlar. Leun göz yaşlarına engel olamaz.  Tae Yang yumruklarını sıkarak sessizce  “Nasıl böyle bir şeyi söylemez.” der. Leun korkarak doktora aklında ki soruyu sorar “Ameliyat tehlikeli demiştiniz, peki şimdi bu durumda daha da tehlikeli olmuyor mu?” diye sorar. Doktor “Biz elimizden geleni yapacağız. Bu ameliyat tek şansı, biraz daha beklersek onu kaybedeceğiz.” der. Tae Yang masada ki belgelere bakarak “Bunlar ne için?” diye sorar. doktor “Riskli ameliyatlarda prosedür gereği yaptığımız bir uygulama. Ameliyat sonunda ne olursa olsun kabul ettiğinize dair.” der. Tae Yang  elelriyle saçlarını karıştırark sinirle masadan kalemi alır ve hiç okumadan imzalayarak kendini odadan dışarı atar. Leun odadan çıkmadan doktora “Onu ameliyattan önce görebilir miyiz?” diye sorar. Doktor “Tabi ama yoğun bakımda olduğu için odaya giremezsiniz. Cam bölmeden görebilirsiniz.” der. Leun odadan çıkıp Tae Yang’a yetişmeye çalışır. Tae Yang anlamsızca hızlı hızlı yürüyerek sonunda bekleme odasına gelir ve bulduğu ilk sandalyeye oturur. Leun’da yanına gelp oturur, ikiside biraz önce duydukları sözlerden dolayı şoka girmiştir. Dayak yemiş gibi hiç hareket etmeden oturduktan sonra Tae Yang’ın ağzından şu sözler dökülür: “Ona söylediğim son şey seni görmek istemiyorumdu.” başından beri tuttuğu göz yaşlarına daha fazla engel olamaz ve elleriyle yüzünü kapatıp ağlamaya başlar. Leun aniden ona dönüp “Saçlama o daha ölmedi. Son sözlerin falan değildi. O ölmeyecek, ölemez.” diyerek ayağa kalkar “Ben Song-i’yi görmeye gidiyorum. Geliyor musun yoksa ölmemiş birinin yasını tutmaya devam mı edeceksin?” diye sorar. Tae Yang göz yaşlarını silerek “Geliyorum.” der.

 

İki adam camın arkasında durup içerde bir yatakta yatan bir bir sürü kabloya bağlı olan kıza bakarlar. Bir süre sessiz kaldıktan sonra Leun “Neden o kadar sinirlendin?” diye sorar. Tae Yang  düşüncelerinden sıyrılarak irkilir, soruyu tam anlamadığı için “Hı?” diye sorar. Leun gözlerini Song-i’den ayırmayarak “Neden o kadar sinirlendin dedim.” diye tekrarlar. Tae Yang “Bilmiyorum. Şimdi düşününce bu yaptıklarım o kadar saçma geliyor ki… Ama bunu geri çevirmenin bir yolu yok değil mi?” diye Leun’a dönüp sorar. Leun ona dönüp “Geri çevirmenin bir yolu yok ama o affedecektir. Yeter ki iyileşsin.” diyip tekrar kıza kıza döner. Tae Yang “Ben babamla görüştüğünü bizden saklamasına kızarken, o çok daha önemli bir şeyi bizden saklıyormuş.” diye devam eder. Leun “Sadece bizden değil ailesinden de…” dedikten sonra duraklayarak Tae Yang’a bakar. Tae Yang yüzündeki şaşkınlık ifadesini görünce “Ne var?” diye sorar. Leun kafasını sallayarak “Şimdi anlıyorum.” der. Tae Yang anlamaz gözlerle bakınca, Leun “Kim Sun.” der. Tae Yang sonunda anlayıp “Yani bu yüzden mi ayrıldılar demek istiyorsun.” diye sorar. Leun “Kesinlikle bu yüzden ayrıldı ama ona hiç bir şey söylemedi. Hatta okuluda bu yüzden bıraktı. Çünkü çok az zamanı kaldığını düşünüyordu.” der. Tae Yang başını sallayarak onaylar. Sonra “Kim Sun’a haber vermemiz gerekiyor.” der. Leun “Peki ya ailesi?” diye sorunca Tae Yang biraz düşünerek “Ailesine ameliyattan sonra haber vermek daha iyi olacaktır. Of ya da bilmiyorum şuan için hangisi iyi hangisi kötü hiç bilmiyorum.” der. Leun “O kimsenin bilmesini istemiyordu. Bence onun istediği gibi yapalım. Yarın ki ameliyattan sonra diğerlerine haber veririz.” der. Tae Yang’da bunu onaylar.

 Tüm geceyi hastanede geçirirler. Sabah olduğun ilk iş doktorun yanına giderler ve kızın durmunu sorarlar. Doktor “Şimdilik her hangi bir gelişme yok. Durumun kötüye gitmesinden iyi. birazdan beklediğimiz doktor gelecek ve ameliyata alacağız.” diye onları bilgilendirir. Leun, Tae Yang’a “İstersen sen işe git. Ben beklerim burada.” diyince Tae Yang “Bugün gitmeyeceği şirkete çoktan haber verdim bile.” der. Öğlene doğru beklenen doktor gelir ve Song-i ameliyat için hazırlanır. Ameliyattan önce onu görmek isteyen Tae Yang ve Leun’da ordadır. Sedye ile ameliyathaneye götürülürken Leun kızın elini sıkarak “Seni dışarda bekliyoruz. Bizi çok bekletme olur mu? Bu huysuz Tae Yang’ın beklemekten hoşlanmadığını biliyorsun.” diyerek gülümser. Tae Yang’da arkalarından bakarak sessizce “Asıl ben özür dilerim.” der ve bir damla göz yaşı  yanağından süzülerek yere düşer.

Ameliyat süresi boyunca Tae Yang ve Leun koridorda volta atarlar. Tae Yang sabırsızlanarak “Çok uzun sürmedi mi?” diye sorar. Leun “Evet ama uzun sürmesi iyi bir şey değil mi? Yani ne bilim şu ana kadar kötü bir haber gelmedi.” der.  Bir kaç saat sonra nihayet doktorlar çıkmaya başlar. Song-i’nin Doktor’unu görünce hemen yanına giderler. Doktor “Zorlu bir ameliyattı ama elimizden geleni yaptık. Ameliyatta bir kez kalbi durdu ama tekrar hayata döndürmeyi başardık.” diye konuşurken Leun daha fazla dayanamayarak “Yani?” diye sorar. Doktor “Yani ameliyat başarılı geçti tümörü aldık. Ama sonuçlarını henüz bilmiyoruz. Uyanınca anlayacağız.” diyerek gider.

İlaçların etkisi geçmesi ve uyanması için bir gün geçmesi gerekiyordur. Bu süre boyunca Leun ve Tae Yang sırayla eve gidip üzerlerini değiştirmenin dışında hep hastanede beklemiştir. Bir günün sonunda Song-i hala uyanmamıştır sonra birden doktor ve hemşireler telaşla kızın odasına girerler. Tae Yang ve Leun’da içeri girmek istesede hemşireler dışarda beklemelerini söylerler. Bir süre sonra doktor onları odaya çağırır. Song-i’nin elini kımıldatmaya başladığını görünce ikili telaşla yatağın yanına giderler. Leun “Song-i!” diye heyecanla kızın yanına gelir. Kız onun yüzüne anlamsızca bakarak “Kar mı yağıyor?” (Song-i’nin kelime anlamı kar) diye sorar. Leun şaşırarak Tae Yang’a döner. Doktor kızın avcuna elini koyarak “Elimi sıkar mısın?” diye sorar. Kız elini sıkınca Doktor “Evet çok güzel. Şimdi ayaklara bakalım.” diyerek ayaklarının altına dokunur. Song-i “Ah gıdıklanıyorum.” diyince Doktor gülerek “Çok iyi korktuğumuz şey olmamış ama..” diye konuşurken Song-i sözlerini kesip deminden beri merak ettiği şeyi Tae Yang ve Leun’a bakarak  sorar.

 “Siz kimsiniz?”

11. Bölümün Sonu